Saltanatın Sayfiye Mekânı
Beylerbeyi Sarayı ve çevresi Bizans Dönemi’nden itibaren farklı yapılara ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Bizans Dönemi’nden 19. yüzyılın başlarına kadar “İstavroz Bahçesi” olarak anılan bölgede ilk saray yapısı II. Mahmud tarafından inşa ettirildi. Sarayın ciddi hasar aldığı bir yangın sonrasında daha sağlam bir yapı kurulması ihtiyacını hisseden Sultan Abdülaziz, yapıyı tamamen yıktırarak yeniden inşa ettirdi. 1863-65 yılları arasında Beylerbeyi Sarayı, bu kez ek binalarıyla beraber 3000 metrekarelik bir alanı kaplayan bugünkü görünümüne kavuştu.
Bugün Beylerbeyi’nin Mabeyn ve Harem bölümlerinin yer aldığı ana yapısı ziyarete açıktır. Deniz köşkleri, tarihî tüneli, set bahçeleri, Sarı Köşk, Mermer Köşk ve Ahır Köşk gibi farklı amaçlara hizmet eden ek yapılarıyla da dikkat çekicidir.
Dış cepheden batılı, içeriden ise klasik Osmanlı mimari yapı tarzını yansıtan Beylerbeyi Sarayı, çoğunlukla yazlık bir saray ve bir devlet konuk evi olarak kullanılmıştır. Üst düzey devlet misafirlerine tahsis edilen bir Devlet Misafirhanesi olan Beylerbeyi, Fransız İmparatoru III. Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugénie, Alman İmparatoru II. Wilhelm gibi dönemin önemli siyasi aktörlerini ağırlamıştır.
Mimari
Boğazın kıyısında yeşilin ortasında, doğu ile batının yan yana geldiği, incelikli bir mimari.
DetaylarBahçeler
Setler hâlinde Boğaz kıyılarından tepelere uzanan bir yeşillik. Doğanın huzur veren gücünü hissettiren set bahçeleri.
DetaylarKöşkler
Saray bahçelerinde, ağaçların gölgesinde huzurlu birer köşe; Sarı Köşk, Mermer Köşk ve Beylerbeyi’nin diğer köşkleri.
DetaylarBLOG
Dolmabahçe Sarayı, tarihî önemi, görkemli mimarisinin yanı sıra odaları ve salonlarında çok değerli eşyalar, inovatif kristal eserler, halılar, çini sobalar ve daha nicelerini barındırıyor. Kültürel bir dönemecin tanığı Dolmabahçe Sarayı’nın, dönemin yaşayış ve geleneklerine dair de engin bir birikimi var.